Tayfun Atay, Noah Harari’yi Döver!
Dünya’nın gidişatını anlatan, büyük resmi göstererek okuyucuya yön duygusu veren sayısız eser var günümüzde. Lakin bunlar arasında belki de en anlamlı çözümlemeye sahip olup, gerçekçi perspektif çizenler pek okunmuyor. Çoğundan haberimiz bile olmuyor.
Bunun sebebi neler olabilir. İçeriği dikkate alındığında en iyi kitaplar nasıl olur da fazla okunmaz. Dilerseniz bu konuyu daha anlaşılır kılmak için Noah Harari’nin “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” kitabı üzerinden ilerleyelim. Kitap 21.Yüzyıl’ı resmediyor ve geleceğe dair önemli öngörülerde bulunuyor.
Paki Noah Harari’nin kitapları neden bu kadar popüler, kitapları nasıl oluyor da bu kadar çok okunuyor?
Bunun temel nedenlerini birkaç başlık altında ele almak istiyorum:
- Karmaşık Konuları Basitleştirme Yeteneği
Harari, tarih, felsefe, teknoloji ve insan psikolojisi gibi geniş ve karmaşık konuları sade ve akıcı bir dille anlatıyor. Özellikle “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” kitabında yapay zeka, göç, milliyetçilik, post-truth gibi günümüzü şekillendiren konuları herkesin anlayabileceği bir şekilde ele alıyor.
- Güncel ve Evrensel Konulara Odaklanma
Harari’nin kitapları, küresel sorunlara odaklandığı için geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. “21. Yüzyıl İçin 21 Ders”, modern dünyada karşılaştığımız en büyük zorluklara dair pratik ve felsefi bakış açıları sunuyor. İnsanların anlam arayışına cevap vermeye çalışması da kitabın ilgi görmesini sağlıyor.
- Akademik ve Popüler Kültürü Harmanlama
Harari, hem akademik temellere dayalı bir yazar hem de hikâyeleştirme tekniklerini çok iyi kullanıyor. Örneğin, “Sapiens”, tarihi anlatırken sıkıcı olmaktan uzak, akıcı bir hikâye gibi ilerliyor. “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” de aynı yöntemi izliyor ve okuyucuya sadece bilgi sunmakla kalmıyor, düşündürücü sorular da yöneltiyor.
- Teknoloji ve Geleceğe Dair Merak Uyandırma
Harari’nin kitapları, özellikle yapay zeka, biyoteknoloji ve büyük veri gibi alanlarda insanlığı nelerin beklediğini tartışıyor. Bu konulara duyulan ilgi arttıkça kitapları da daha fazla okunuyor. “21. Yüzyıl İçin 21 Ders”, bireylerin ve devletlerin bu dönüşüme nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyor.
- Geniş Kitlelere Hitap Eden Basit ve Etkileyici Dil
Harari’nin anlatım tarzı ne fazla teknik ne de yüzeysel. Felsefi ve tarihsel derinliği olan ama herkesin anlayabileceği bir dil kullanıyor. Özellikle TED konuşmaları, Netflix ve YouTube gibi platformlardaki röportajları sayesinde daha geniş bir kitleye ulaşarak kitaplarının daha fazla satılmasını sağlıyor.
Tamam, tüm bunlar gayet anlaşılır. Yazarın kitaplarında kullandığı bu tür tekniklerde, yazım şeklinde ve olayları kapsayıcı bir bakışla ele almasında bir sorun yok.
Sorun, bana göre okuyucunun sadece bu kitapla sınırlı kalarak dünyayı anlamaya çalışma çabasında ortaya çıkıyor.
Bu durumda okuyucunun ne yapması gerekir?
Ben ne yaptığımı aktarayım, belki işinize yarar.
- Öncelikle kitapta bana ters gelen, bir türlü aklıma yatmayan fikirleri kitabı okurken bir deftere not alıyorum.
- Sonrasında bu konuya eleştirel ya da çok farklı yaklaşan kitapların peşine düşüyorum.
Burda da aynı şey oldu ve özellikle Noah Harari’nin kitap boyunca Kapitalizm eleştirisinin son derece yetersiz olduğunu fark ettim. Üstüne üstlük yazarın kapitalizme yönelik saptadığı sorunları yine kapitalist sistem içinde çözmemiz gerektiğine yönelik çabaları beni rahatsız etti.
Hızla araştırdım ve sonunda 2 kitaba ulaştım:
- Tayfun Atay, “Yeryüzüne Ölümü İndirdik Gülüm!”
- Anders Indset, Kuantum Ekonomisi
Bu arada biz Matiz Kitap olarak, yayın politikamıza da bu şekilde yön veriyoruz. Matiz Kitap, incelediği konulara tek yönlü değil, farklı perspektiflerden bakabilen yazarlarla çalışiyor. Bir ideoloji, fikir ya da öğretiye saplanıp, incelediği konunun ötesini göremeyen bir anlayışa karşıyız. Bu sebeple de okuyucuyu geliştiren, bakış açısını zenginleştiren kitaplar yayınlamaya gayret ediyoruz. Bunlar arasında Yekta Özözer’in Yapıcı Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme kitabı özel bir yer tutuyor.
Yeryüzüne Ölümü İndirdik Gülüm!
Tayfun Atay, “Yeryüzüne Ölümü İndirdik Gülüm!” adlı kitabında, Yuval Noah Harari’nin insanlığın ilerlemesine dair iyimser görüşlerini eleştirir. Harari, 21. yüzyılda insanlığın kıtlık, savaş ve salgın gibi temel sorunları aştığını ve Homo Sapiens’in Homo Deus’a, yani “Tanrılaşan İnsan”a dönüşme yolunda olduğunu savunur.
Atay ise bu görüşe karşı çıkarak, insanlığın doğadan koparak şeytani bir karaktere büründüğünü ve gezegeni yok etme pahasına ilerlediğini belirtir. Ona göre, Sanayi Devrimi’nden bu yana insan nüfusunun hızla artması ve doğaya uyumsuz bir şekilde yaşaması, gezegenin dengesini bozmuştur. Atay, Harari’nin aksine, insanlığın teknolojik ilerlemelerinin olumlu değil, olumsuz sonuçlar doğurduğunu savunur.
Ayrıca, Atay’ın “Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu” başlıklı makalesinde, yazılı basının dijitalleşme sürecinde yaşadığı dönüşümü ve kapitalizmin medya üzerindeki etkilerini ele alır. Bu bağlamda, kapitalizmin medya endüstrisini nasıl şekillendirdiğini ve günümüzde dijitalleşmenin bu yapıyı nasıl dönüştürdüğünü tartışır.
Sonuç olarak, Tayfun Atay, Harari’nin insanlığın ilerlemesine dair iyimser bakış açısını eleştirerek, teknolojik ve kapitalist gelişmelerin insanlık ve gezegen üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeker.
Bu anlatılanların ötesinde ülkemizde olumsuz yansımaları olan Kapitalizme dair başka eleştiriler de var kitapta. Özellikle 1980 yılı 24 Ocak kararlarıyla neo liberal bir rotaya sokulan Türk Ekonomisinin adım adım nereye yol aldığına ilişkin sert eleştiriler bunlar. Bence az bile yazmış yazar. Okuyunca sizde hak vereceksiniz.
Demek ki büyük resmi tek kaynaktan öğrenmeye çabalamak beyhude. Doğru olan; farklı bakış açısına sahip ve sistemi eleştiren kitaplarla okumayı sürdürmek ve sonra başa dönüp ilk kitabı (burada 21. Yüzyıl İçin 21 Ders) tekrar okumak gerek.
Ben dünyada neler olup bittiğini, geleceğin nasıl şekilleneceğini, tehdit ve krizleri bu şekilde anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum.
Bu arada unutmadan; Anders İndset’in “Kuantum Ekonomisi” adlı kitap hakkında da ilk fırsatta yazacağım.
İyi Okumalar.